Kanda Glikoz ve İnsülin Hormonu İlişkisi
Diyabet & Diyabetle Yaşam

İnsülin Hormonu Hakkında Bilinmesi Gerekenler

İnsülin hormonu diyabetin (şeker hastalığının) baş rol oyuncusudur. Diyabet hastalığında temel sorun insülin hormonunun etkisizliği ya da eksikliğidir. Peki insülin hormonu hakkında ne biliyoruz. Vücudumuz için önemli görevleri olan bu hormonu tanımaya ne dersiniz.

İnsülin hormonu, midemizin hemen arka kısmında yer alan pankreas bezimiz tarafından salgılanan ve hayati önem taşıyan bir hormondur. Pankreasta bir milyondan fazla Langerhans adacıkları mevcuttur. İnsülin hormonu da pankreasta yer alan bu adacıklarda bulunan, beta hücreleri tarafından sentezlenerek salgılanır.

İnsülin, kandaki glikoz (şeker) seviyesini düzenleyen bir hormondur. İnsülin hormonu, kandaki glikozun hücrelerin içine girmesini sağlar. Böylece insülin hormonu sayesinde hücrelerin içine giren glikoz enerji kaynağı olarak kullanılır. Sağlıklı bir bireyin insülin hormonu sayesinde, kanda glikoz düzeyi dengede kalır.

İnsülin ayrıca vücutta yağ ve protein mekanizmaları üzerinde de etkili olan bir hormondur. İnsülin hormonu glikojen depolanmasını da hızlandırır. Karaciğer hücreleri, yağ hücreleri ve iskelet kası hücreleri insülin hormonuna duyarlıdır. Beyin ise kandaki glikozu insülin hormonuna ihtiyaç duymadan kullanır.

İnsülin Hormonun Etkisi

Diyabeti olmayan bireylerde kandaki glikoz düzeyi ortalama (90-126 mg/dl) aralığında tutulmaktadır. Bu durum; karaciğerden glikoz çıkışı, glikozun yağ hücreleri, iskelet kası ve periferik dokular tarafından kullanımıyla, glikozun bağırsaklardan emilimi arasındaki dengenin sonucudur.

Diyabeti olmayan sağlıklı bireylerde insülin hormonunun salınımı iki şekilde gerçekleşir:

  • Bazal İnsülin: İnsülin hormonu normalde gün boyunca düşük düzeyde bireyin ihtiyacı oranında salgılanır. Bazal insülin salınımı denilen bu durum; öğünler arasında, gece boyunca ve açlıkta devam eder. Gecenin ilerleyen saatlerinde karaciğerden glikoz çıkışını baskılamak için hafif artış gösterir. Bazal insülin günlük gereksinimin %40-50’sini karşılar.
  • Bolus İnsülin: Öğün zamanı besin alımıyla kanda glikoz seviyesinin artışıyla tetiklenen insülin salınıma bolus insülin denir. Öğün sonrası besin alımının etkisiyle gelişebilecek kan glikoz seviyesini sınırlandırır. Besin alımını takiben, besin içeriğine ve besinlerdeki karbonhidrat miktarına göre değişkenlik göstererek daha hızlı salgılanır. Bolus insülin salınımı yemekten 20-30 dakika sonrası en yüksek düzeye ulaşır ve birkaç saat içinde normal seviyelere düşer. Her bir öğün için günlük toplam insülin gereksiniminin %10-20’sini karşılar.

Pankreasın beta hücreleri yeterli insülin hormonu üretemediği zaman kanda glikoz düzeyi yükselir. Bu durum hiperglisemi (şeker yüksekliği) olarak tanımlanır. Kanda glikoz düzeyinin yükselmesi sağlık açısından risk oluşturur.

Peki diyabet hastalığında insülin hormonuyla ilişkili gelişen sorun nedir? Tip 1 diyabet hastalığında temel sorun, pankreas tarafından insülin hormonu üretiminin azalması ya da tamamen durmasıdır. Tip 2 diyabet hastalığındaysa ya pankreastan yeterli miktarda insülin salgılanmamakta, ya hücrelerde insüline karşı bir direnç gelişmekte  ya da her iki sorun birlikte gelişmektedir.

Diyabette İnsülin Tedavisinin Amacı Nedir?

Tip 1 diyabet durumunda pankreasın insülin hormonu üreten beta hücrelerinde azalma/yıkım söz konusu olur. Tip 1 diyabetlilerin ömür boyu, dışarıdan günlük ihtiyacı olan insülini alma gereksinimi doğar.

Tip 2 diyabet hastalığında ise durum değişkendir. Bazı tip 2 diyabetli bireylerde başlangıçta insülin ihtiyacı olmayabilir. Tanı konulduktan sonra ilerleyen yıllarda, insülin üretiminde azalma söz konusu olduğunda insülin ihtiyacı doğabilir. Bazı tip 2 diyabet hastalarında ise tanı konulduğu an insülin ihtiyacı gelişmiş olabilir. Bu durumun değişkenliği, diyabetli bireyin pankreasının beta hücrelerinin yıkımına, yaşam tarzına, kilo sorununa ya da insülinin etkinliğiyle ilgili diğer faktörlere bağlıdır.

Diyabetli bireylerde dışarıdan insülin tedavisi başlanmasının başlıca nedenleri şu şekilde sıralanabilir:

  • Normal insülin fizyolojisini güvenilir bir biçimde taklit ederek, kanda ideal glikoz düzeyini sağlamak
  • Kanda yüksek glikoz düzeyi ve idrar ile aşırı glikoz atılımına bağlı gelişen şikâyetleri en aza indirmek/ortadan kaldırmak
  • Diyabete bağlı gelişebilecek koma tablosunu (diyabetik ketoasidoz ya da hiperosmolar koma) önlemek/düzeltmek
  • Diyabete bağlı gelişebilecek komplikasyonları önlemek ya da geciktirmek
  • Gelişebilecek enfeksiyonları önlemek/azaltmak
  • Tip 1 diyabetli çocuklarda büyüme ve gelişmeyi sağlamak
  • Gebe diyabetlilerde gelişebilecek olası riskleri önlemek/ azaltmak
  • Yaşamda iyilik hissini artırmak
  • Yaşam süresini ve kalitesini artırmak

Dışarıdan insülin tedavisi almak durumunda olan diyabetlilerin; aldığı insülin dozuyla birlikte kanda glikoz seviyesi, öğünlerle aldığı besin miktarı/içeriği ve fiziksel aktivite düzeyi ilişkisini iyi yönetmesi gerekir.

İnsülin tedavisini doğru yöntemle, ihtiyacı olan doz miktarıyla ve etkili olacak şekilde uygulamak önemlidir. Bu nedenle diyabetli bireyin ve yakınlarının insülin tedavisi hakkında bilgilerini ve uygulama becerilerini diyabet eğitim hemşiresiyle birlikte gözden geçirmeleri önem teşkil eder.

Diyabetli bireylerin sağlıklı bir yaşam için, mutlaka diyabet sağlık bakımı ekibiyle iş birliği içinde olmaları ve diyabet öz yönetim desteği almaları önemlidir.

Fotoğraf Canva aracılığıyla

Sorumluluk Reddi Beyanı: Bu sitede sunulan içerikler ve materyaller sadece bilgilendirme amaçlıdır. Paylaşımlar tıbbi hizmet, tıbbi talimat veya tıbbi öneri olarak anlaşılmamalıdır. Bu sitede yer alan bilgilerin hiçbiri, sağlık uzmanları ile yapılan görüşmelerin yerini almayı amaçlamamaktadır. Bu nedenle; sağlıkla ilgili her türlü gereksinimiz için mutlaka hekim, hemşire, diyetisyen, eczacı ya da ilgili diğer sağlık uzmanlarına danışmanız ve tavsiyelerine uymanız önemlidir.

Kaynak

  1. Öztağ M., Sıkalıdıs A.K. İnsülinin Üretim-Salgı Mekanizması ve Sekresyonunun Düzenlenmesi. Türkiye Klinikleri J Health Sci. 2018;3(3):263-270.