Diyabetle mutlu yaşam
Diyabet & Diyabetle Yaşam

Mutlu Diyabetli Manifestosu

Mutlu diyabetli olmak, diyabetle yaşamda sizi güçlü hissettirecek değerli bir kazanımdır. Diyabetle yaşamda etkili stres yönetimi ve diyabetin yönetimini ele almak, diyabetle mutlu bir yaşam yolculuğu demektir.

Stres  Türk Dil Kurumuna (TDK) göre ruhsal gerilim anlamına gelir. Nedendir bilinmez Fransızca, Almanca ve İngilizce gibi birçok dilde aynı kelimeyle ifade edilir. Latince “estrictia”dan ve eski Fransızca’da ise “estrece” kelimelerinden gelir.

17. Yüzyılda bela ve dert kavramlarını tanımlarken, 18. ve 19. yüzyıllarda ise ruhsal bir durumu ifade etmek için kullanılmaya başlanmıştır. 19 yüzyıl ortalarına doğru Fransız fizyolog Claude Bernard günümüzdeki kavram anlamının oluşması için ilk adımları atmıştır. 1910 yılında Dr. Sir William Osler ise kalp damar hastalıklarıyla stres arasında ilişki olduğunu öne sürmüştür.

Psikoloji alanında stresin ele alınması 1950’li yıllarda Amerikan Psikoloji Derneği’nin çalışmalarıyla başlamıştır. 1980’li yıllardan itibaren de modern tıbbın çalışma konularından olmuştur. Kronik (kalıcı) hastalıkların varlığı da başlı başına stres kaynağı olarak kabul edilmektedir.

Günümüzde stresin kalp damar hastalıkları, yüksek  tansiyon ve infertilite (çocuk sahibi olamama) gibi hastalıklara sebep olabileceği biliniyor. Aslında  stres zaman zaman bizim düşüncelerimizin en kötü ve en karanlık kısımlarının isim bulduğu durum olabilir.

Bir ruhsal durum nasıl oluyor da hücreleri, dokuları ve organları  etkileyebiliyor?

Vücudumuz “üzersen üzerim” diyor.

Fotoğraf Priscilla Du Preez ve Unsplash

Stresin Evreleri Nelerdir?

Bir olayla karşılaştığımızda bilinçsiz bir şekilde stres verici ya da stres vermeyen olarak sınıflandırırız. Ve sonra süreç başlar. Bu süreci 3 evrede değerlendiriyoruz.

1. Alarm Evresi: Vücudun savunma sistemleri harekete geçer ve zincir tepkiler oluşur. Sonunda bazı hormonlar salgılanır. Bazı belirtilerin oluştuğu evredir.

2. Direnme veya Adaptasyon Evresi: Tepkiler sonucu vücudun normale  dönmeye direnme evresidir.

3. Tükenme Evresi: Vücut direnemez ve uyumlanamaz. Stres süreklilik gösterirse vücut bunu telafi edemez. Bu evrede Kortizol Hormonu’nun aşırı miktarda salgılanması kan şekerinin yüksek gitmesine, kas dokusunun küçülmesine sebep olabilir. Bu durum bağışıklık sisteminin bozulmasını tetikleyebilir.

Sadece düşünerek dahi aslında hasta olmak, inanması güç ama mümkün! Diyabetinizle ilgili sürekli kaygılanmak sizi ve vücudunuzu tüketebilir.

Diyabetlilerde, diyabeti olmayanlara göre iki kat daha fazla depresyon görüldüğünü saptayan bilimsel veriler mevcuttur. Kaygı bozuklukları ve yeme bozukluları gibi hastalıklar da cabası…   Şunu unutmamak gerekir her diyabetli depresyonda değildir. Bu hastalıkların tümü diyabeti olmayan bireylerde de görülmektedir. Yani hangi takımda olmak isterseniz orada olabilirisiniz.

Maalesef  birçok diyabetli yaşadıkları olumsuz her şeyi diyabetine  bağlamakta:

“ Ben şeker hastası olmasaydım daha enerjik olurdum.” 
“ Şeker hastalığı benim hayatımı mahvetti.”
“ Eğer şeker hastası olmasaydım o kız ya da oğlan bana bakardı.”

Eğer siz de bu ifadelere benzer şeyler düşünüyorsanız, iyilik halinizi sabote ediyorsunuz demektir.

Mutlu Bir Diyabetli Olarak Diyabetle Yaşam

Diyabetliler tanıdan itibaren yoğun kaygı yaşarlar. İlk başta bu çok yönlü ve karmaşık hastalığın nasıl yönetileceğini bilmemekten kaynaklı kaygı olur. Erişkin, çocuk ya da ergen tüm diyabetlilerde, bilinmezliğin verdiği o ruh halini ancak diyabet eğitimiyle aşabiliriz. Bilmek ve yönetebilmek endişelerimizi azaltacak ve yaşamda mutlu diyabetli olma ayrıcalığını yakalayacağız.

Ülkemizde birçok diyabetli yeni tanı aldığı anda maalesef diyabet eğitim hemşiresinden eğitim almıyor. Bazen de diyabet eğitimi sırasında kronik komplikasyonlarla hastanın korkutulması, hastaya daha büyük stres sebebi oluyor.

1993 yılında, henüz iki yaşımdayken tip 1 diyabet tanısı aldım. Hayatımın her  geçiş döneminde diyabet işlerimi zorlaştırdı. Maalesef  bazen sağlık ekibim de bu gurubun içinde oldu. 

Henüz 12 yaşımdaydım yeni adet olmuştum. Kan şekerlerim uzun süredir iyi gitmiyordu (HbA1c değerim çok yüksekti). İstanbul’da bir özel hastanede doktor bana “şekerlerin çok kötü böyle gidersen seni Tanrı bile kurtaramaz “ demişti. O zaman çocuk aklımla korkudan ağlayamamıştım bile… Bir yandan ona kızmıştım bir yandan da diyabete! Profesyonel anlamda işin içine girdiğimde bu durumun aslında spiritüel yönüme saldırı, çocuk hakkı ihlali ve bir türlü psikolojik şiddet olduğunu anladım. Olmaması gereken hangi tutum varsa onun olduğunu fark ettim. Ve doktorun bu yöntemi ne yazık ki beni diyabetimi daha iyi yönetmeme teşvik etmemişti.

Bir Diyabetlinin Günlük Rutini

Bir diyabetlinin yaşamı boyunca sürdürmesi gereken günlük rutin sorumlulukları vardır. Bunlar diyabetle yaşamın olmazsa olmazlarıdır.

Bir diyabetli günlerini başlıca şunlarla geçirir:

  • Kan şekerini hedef aralıkta tutmak
  • Düzenli tedavi uygulamak
  • Eğer aldığı insülin tedavisiyse, insülin kalemlerini uygun koşullarda saklamak
  • İnsülinlerini uygun ortamda yapmak
  • İnsülin uygulama sonrası uygun beslenme planı
  • Beslenme saatlerinin düzenlenmesi
  • Yiyeceklerin karbonhidratlarının hesaplanması ve yiyeceklerin bazen yanında taşınması 
  • Rutin kontrol sürelerinin planlanması ve bunun için hastaneye  gidilmesi 
  • Kimi zaman işten ve okuldan izin alınması
  • Tüm bunları yapabilmek için bazen çok miktarda para harcanması
  • İnsanların diyabetlilere karşı önyargı ve olumsuz tutumlarıyla baş etmek
  • Tüm bunlara ilave olarak günlük hayat rutinlerini sürdürmek

Bir canlı kendi iç dünyasında bunları yaşarken, hiçbir sağlık çalışanının diyabetli bireyi korkutarak hedefe getirmeye, ona bu şartlarda eğitim vermeye hakkı olmadığını düşünüyorum. Diyabetli olarak da her zaman bu tutumdaki sağlık çalışanlarından kaçtım.

Peki Diyabet Yönetimi Nasıl Olmalı?

Eğitim ve öğretiler insan onuruna saygıyla, sabırla, bilimsel veriler ışığında profesyonelce ve biraz da şefkatle olmalı.

Diyabetinizin size zarar vereceğini düşünerek kaygınızı arttırıyorsunuz. Salgıladığınız hormonlar daha çok şekerinizi yükseltiyor. Kan şekerinizi yönetmek daha zor olduğu için diyabetinizin size zarar verme ihtimalini arttırıyorsunuz.

Peki bu döngüden nasıl çıkılır? Hadi birlikte diyabetinin ipleri sende mi diye bakalım.

Aşağıdaki paylaştığım şıklarda yaptıklarınızı lütfen işaretleyiniz.

  • Açlık ve tokluk şekeri hedef aralıklarımı sağlık ekibimle belirledim.
  • Kan şekerimi şeker ölçüm cihazı ya da sensörle yakından takip ederim.
  • Diyabet ekibimin benim için belirlediği aralıkta (3-6 ayda bir) kontrollere giderim.
  • Eğer kan şekerlerim hedefte gitmiyorsa rutin takip sıklığımı beklemeden diyabet ekibimle görüşür tedavimi gözden geçiririm.
  • Sağlıklı beslenme eğitimi aldım. 
  • Bana özel olarak planlanmış beslenme programına genelde uyarım.
  • İlaçlarımı düzenli kullanırım. Diyabet ekibime danışmadan ilaçlarımı bırakmam.
  • Göz, ayak, diş ve deri muayenemi diyabet hemşiremin anlattığı gibi gerekli sıklıkta yaparım.
  • Haftada en az 150 dakika bana özel planlamış egzersizimi yaparım.
  • Kilomu ve bel çevremi takip ederim. Olumsuz değişikliklerde beslenme uzmanımla görüşürüm.

Yukarıdaki şıkların eğer 7 tanesinden daha azını işaretlediyseniz, diyabet eğitim hemşirenizle eğitim planlayarak diyabetinizin zararlarından korunmak için ilk adımı atmış olacaksınız.

Diyabetinizi iyi yönetmek için gerekli eğitimleri almış ve uyguluyorsanız, aklınıza gelen diyabetle ilgili olumsuz düşünceleri kovun. Biliyor ve uygulamaya başlayamıyorsanız yeni düzen için birlikte bir plan yapabiliriz. Her şeyi aynı anda değiştirmek çoğu zaman zordur. Bizi güvende hissettirmeyebilir. Bunun için başlanacak 3 şey  ve bırakılacak 3 şeyle yumuşak bir geçiş yapabiliriz.

Başlanacaklar: Öz şefkat  ve öz güven geliştirmek, kabullenmek.

  • Şimdiye  kadar  bedeninize kötü davranmış diyabetinize bakmamış olsanız dahi bunlar geçmişte kaldı kendinizi affedin. 
  • Atacağınız adımlar ilk seferde sonuç vermeyebilir her koşulda kendinizi sevin.
  • Yeni beceriler geliştirerek kendinizi güçlendirin.
Fotoğraf Sane Sodbayar ve Unsplash

Bırakılacaklar

Hayat sadece diyabetten ve onu iyi yönetmekten ibaret değildir. Bizler insanız olumsuzluklar hayatın parçasıdır.

Prof. Dr. Şükrü Hatun’un çok sevdiğim bir cümlesini hep hatırlayın!

“Mükemmel iyinin düşmanıdır.”

  • Diyabetinizle ilgili sensör, şeker ölçüm cihazı ve insülin kalemi gibi objeleri yanınızda taşımayı alışkanlık haline getirin. Bırakın görünsün onlar sizin hayatta diyabeti olmayanlardan daha çok harcadığınız emeğin somut halidir. Diyabetinizi saklamayın.
  • Hayatınız ve diyabetiniz ayrı şeritlerde akamaz onları birbirine adapte etmek için diyabet ekibinizden destek alın.
  • Tedaviye  uyumda zorlandığınız konuların gerekçelerin tarafsız olarak gözden geçirin. Mazereti bırakın.

Mutlu diyabetli olmak için asla pes etmeyin!

Kaynaklar

  1. Diabetes Mellitus ve Oksidatif Stres Bes Diy Derg 2015:43(1):59-65 Derleme/Review
  2. Altan N, Dinçel AS, Koca C. Diabetes mellitus ve oksidatif stres. Turk J Biochem 2006;31(2);51–56.
  3. Memişoğluları R. Diyabette serbest radikallerin rolü ve antioksidanların etkisi. A.İ.B.Ü Düzce Tıp Fak Der  2005;3:30-39.
  4. Çağlayan Ş., Yaşam Bilimi Fizyoloji 1999; İstanbul
  5. Karadakovan A., Eti Aslan F., Dahili ve Cerrahi Hastalıklarda Bakım , Nobel kitapevi 2011